Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Osmanlı'nın çöküşünü dair:
Osmanlı toplumsal-ekonomik formasyonunun, kapitalist dünya ekonomisinin periferisinde yer alan, bağımlı bir varlığa dönüşüm süreci, görünüşe göre şu evrelerden geçerek gerçekleşmiştir: Ticari güzergahların değiştirilmesi (örneğin ipek yolu) ve bunun doğal sonucu olarak İmparatorluğun transit gelirlerinin azalması; Osmanlı ülkelerinde arkaik yerel imalah zarara uğ­ratacak şekilde Avrupa ticaretinin yükselişi; Yeni Dünya'dan gelen değer­li madenlerin enflasyonu gitgide arttırması ve Osmanlı hammaddelerinin fiyatlarındaki düşüş; Avrupa orduları karşısında teknik açıdan geri kalma ve kapıkulu askerleriyle sipahilerin yoldan çıkması, sonuç olarak da Os­manlı İmparatorluğu'nun genişlemesinin durması; tımarın ortadan kalk­ması ve onun yerine iltizamın gelişi, başlıca kazanç kaynaklarının mülte­zimlerin ellerinde toplanması, miri toprak düzeninin zararına çiftliklerin ve malikanelerin gelişmesi; tüccar sınıfından (Avrupalılar ve daha sonra­ları imparatorluktaki azınlıklar) ve çiftlik sahiplerinden kapitalist dünya ekonomisine uzanan bir zincir aracılığıyla tarımın ticarileşmesi; devlet ay­gıtının şiddet araçları üzerindeki tekelinin zayıflaması, periferide merkezi yönetimin sorgulanır hale gelmesi ve ayan sınıfının siyasal ve ekonomik açıdan güçlenmesi.
Batılı insan, insanı doğanın karşısına koyan ayıncı bilgiyi kullandı ve bu noktadan bakarak doğal dünyanın kendinden bağımsız bir yorumunu yapmaya kalkıştı. Çünkü kendini, insan zekâsının öznellikten kurtulabileceğine ve doğayı nesnel olarak anlayabileceğine ikna etmişti.
Reklam
Doğa kendine yeterlidir. Onun sonsuz değişim döngüsünde en ufak bir ziyan ya da israf yoktur. Doğanın bağrından uzakta yolunu kaybetmiş insan zihninin tüm ürün leri ve insanın tüm çabası nafile olmaya mahkûmdur.
İnsanoğlu doğal sınırlarına çekilecek, başka yolu yok.
Bir kilo çelik elde etmek için üç yüz bin ton su sarfediliyor. Yani suyu sanıldığı gibi tarım tüketmiyor, belki ondan fazla sanayide kullanılıyor. Üstelik bu sanayi zehirlediği suyu nehirlere, denizlere, toprağa boşaltarak onları bir daha kullanılmaz hâle getiriyor. Ülkemizde dahi tarımın can damarları olan Gediz, Sakarya, Meriç Ergene vb. gibi büyük ırmaklar simsiyah akıyor. Yapılan tahliller bu suların tarımda bile kullanılmasının tehlikeli olduğunu gösteriyor. Dünya nüfusunun büyük bir kısmı "temiz su" bulamıyor. Bu sebeple mesela Afrika'da saat başı su kadar çocuk susuzluktan veya kirli sudan ölüyor. Türkiye de 2025 yılına doğru susuzluk çekmeye başlayacak. HES'leri yaparken bütün bunları dikkate almak lazım. Yer altı suları da giderek azalmaktadır. Allah göstermesin bir yıl yağmur ve kar az yağarsa, ortada ne enerji kalır ne sanayi. Ondan geçtim insanlar (dünya ölçeğinde) su bulunan bölgelere doğru büyük bir göç başlatırlar. Felaketin bu boyutlara ulaşmaması için ilerlemenin, kalkınmanın, sanayinin, büyümenin yeniden gözden geçirilmesi, "tüketim ekonomisi" zincirinin kırılması şarttır. İnsanoğlu doğal sınırlarına çekilecek, başka yolu yok.
Sayfa 232Kitabı okudu
Ötekilerin Felsefe Tarihi: Eskil Çin Düşüncesi Üstüne
Eskil Çin felsefesi, Çin’in 21. yüzyıldaki yükselişine dek, felsefe tarihinde eskil Yunan merkezli felsefe tarihyazımlarına bir ek gibi görülüyordu ve sık sık bu felsefenin ‘Batı’nınki gibi çağdaş, ileri, gelişkin vb. olmadığı satıraralarından sezdiriliyordu. Her tür resmi tarihyazımının marazlarından felsefe tarihyazımı bile muaf değil. Batı,
Doğada başlangıç yada varış noktası yoktur;yalnızca sonsuz bir akış herşeyin sürekli bir değişim mevcuttur.
Reklam
Dilllerde ucuz pirinç lafı dolaşıyor fakat pirincin yada tarım ürünlerinin fiyatını belirleyen hiçbir zaman çiftçi olmuyor . üretim maliyetlerini belirleyen de çiftçi değil. Günümüz japonyasinda pirinç fiyatı tarım ekipmanı üreticilerinin masrafı karşılamak için hesaplanmış fiyattır. Yeni tarim araçları için ödenecek fiyattır akaryakıt için ödenecek fiyattır
Ormanın bir bölümündeki ağaçlar tümüyle kesilip sedir ağacı dikildiginde,ötücü kuşlar için yiyecek sıkıntısı ortaya çıkar . küçük kuşların yok olmasıyla teke böcekleri çoğalır.bu kin kanatlılar nematod taşıyıcıdur; nematodlar çam ağaçlarına dadanarak bu ağaçların gövdesinde asalak olarak yaşayan kursini küf mantariyla beslenir.cam ağaçları Amerikan kızıl çami köklerinde ortak yasarlik sürdüren yenilebilir matsutake mantarinin varlığına sona ermesiyle zayıfladığı için kurşuni küf mantarına yenik düşmüştür. Bu yararlı mantar ise toprağın asitlesmesi sonucu .toprakta bulunan zararlı kurşuni küf mantarı çoğalır . toprağın asit derecesi yükselir atmosfer kirlenir ve asit yağmurları başlar.
İnanıyorum ki, Gandhi'nin yolu, yani yöntemsiz bir yöntemle kazanmayı ve karşı koymayı gütmeyen bir akılla hareket etmek, doğal tarıma yatkındır. İnsanın, neşe ve mutluluk elde etme çabası içinde bunları yitirdiği anlaşılınca doğal tarımın özü farkedilir. Tarımın nihai hedefi, mahsul yetiştirmek değil, insanların geliştirilmeleri ve kusursuzlaştırılmalarıdır.
Sayfa 127 - KaosKitabı okudu
Reklam
Savaş sonrası (II.WW) yeni tarım ilaçlarının kullanımı yaygınlaştıkça, birdenbire, tarım ilaçlarına dirençli hastalık etkenlerine ve zararlarına ilişkin büyük salgın haberleri görülmeye başlandı. Akarlar, yaprak çekirgeleri, çeltik kurtları ile kınkanatlıları kapsayan düzinelerce canlı işin içindeydi. Her ne kadar olası açıklamalardan biri, tarım ilaçlarına dirençli canlıların seleksiyon yoluyla hayatta kalması ise de, bir başka olasılık, tarım ilaçlarına adapte olmuş dayanıklı yeni canlıların ortaya çıkmasıydı. Tarım ilacı kullanımının, ekotürler ile mutasyona uğramış türlerin ortaya çıkışına yol açmış olabileceğine dair uzak olasılık daha da ürkütücüdür.
Sayfa 240 - artık 'uzak bir olasılık' değil.Kitabı okudu
Bir avuç tahıl, açlık çeken bir halka bağımsızlık yolu açabilir.
İnsan, doğayı bütünüyle bilip aklına koyduğu her şeyi başaracağına dair boş bir inanca olan kibirli bir budaladan başka bir şey değildir.
Sayfa 25 - Kaos
Doğadan uzaklaşmanın ve onun zenginliklerini yağmalamanın cezası, insanlığın geleceği üstüne kara bir gölge düşüren doğal kaynakların tükenişi ve gıda krizi şeklinde yaşanmaya başlandı.
Sayfa 25 - Kaos
İnsanlık doğanın bağrından ayrıldı ve son zamanlarda gittikçe artan bir telaşla, evrenin öksüz kalmış çocuğu olarak, doğanın içinden çıkılmaz hâlini izlemekte.
Sayfa 22 - Kaos
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.